HASAN AKÇAY'IN MAKALESİ UNUTULMAYAN DEĞERLER KİTABINDA YAYINLANDI06 OCAK 2016Öğretmen Hasan Akçay'ın ''Çocukluk Bayramlarımız Bir Başkaydı'' adlı makalesi Selçuklu Değerler Eğitimi Projesinin yayınladığı ''Unutulmayan Değerler'' kitabında yayınlandı. ÇOCUKLUK BAYRAMLARIMIZ BİR BAŞKAYDI Bayram denilince herkesin aklına çocukluk yıllarındaki bayramlar gelir. ‘’Ah! O eski bayramlar bir başkaydı.’’ diye söze başlar. Bizler de çocukluğumuzdaki bayramları unutmadık. Bugünün çocukları da yetişince çocukluk yıllarındaki bayramları ‘’O eski bayramlar başkaydı.’’ diye anlatacaklar. Demek oluyor ki herkesin çocukluk bayramları bir başka oluyormuş. Çocukluk yıllarımdaki Ramazan Bayram’ının ayrı bir yeri vardır. Minarelerde hoparlörlerin olmadığı yıllarda çocukluğumuzu ramazan ayı içinde doya doya yaşardık. Her çocuğun ezanın okunduğunu komşulara bildirme görevi vardı. Camimizin minaresi yoktu. Vakit ezanları camimizin yanında bulunan kayanın başında okunurdu. Ezan sesi her eve duyulmazdı. Ramazan günü gün batar batmaz çocuklar köy meydanında Molla Mehmet Hocanın(Okur) evinin köşesinde bekler, hoca efendi’’Alla hu Ekber’’ der demez ’’Ezan okundu ala kilim dokundu.’’ diyerek evlere koşardık. Mahallemizde ki aileler biz çocukların ‘’Ezan okundu.’’ diye bağırmasını duyar ve oruçlarını açarlardı. İçimizden bazı yaramaz arkadaşlarımız ezan okunmadan ezan okundu diye bağırırlardı. Komşular böyle yaramazlık yapanları bildikleri için onlara itibar etmezlerdi. Evimize geldiğimizde hoca efendi ezanı bitirmiş olurdu. Aile büyüklerimiz camiye gitmişlerse sabırsızlıkla onların gelmesini beklerdik.Sofraya oturur oturmaz, kaşık sesi, bakır sağan sesi birbirine karışırdı. Arefe günü geldi mi bir gün sonraki bayramın heyecanını yaşamaya başlardık. Köyünden, anadan-babadan uzakta olanlar arefe günü yollara düşerler, ikindi namazından sonra birlikte kabir ziyareti yapılır, önde imam yanında köy halkı tekbirler getirerek mezarlığa gelinir, birlikte ölenlerimizi ziyaret eder, dualar okurduk. Bayram sabahı erkenden kalkar, bayramlıklarımızı giyer, bayram namazı bitimine kadar ev ev dolaşarak elimizdeki tokmakla kapılara vurur ‘’Errek berrek’’ diyerek kömbe ve şeker toplardık. Zamanla evlerde yapılan kömbeler yapılmaz oldu. Bizim çocukluğumuzdaki kömbelerin ayrı bir tadı vardı. Kömbelerin içine haşhaş konur, üstüne salça sürülerek saç arasında pişirilir altın gibi kızarırdı. Bayram namazı kılındıktan sonra camide bulunanlar arka sıradan başlayarak birbirleri ile bayramlaşırdı. Camiden çıkanlar mahallelerdeki mahalle odalarında toplanır, birlikte evlerden gelen yemekler yenir, Kur-an okunur, çay içilir sohbetler edilir. Herkes evlere dağılır, evde bulunanlarla bayramlaşır, büyüklerin eli öpülürdü. Günümüzde mahalle odalarına yemekler evlerden gelmez oldu. Bayram günü bayramlıklarımızı giyer, güle oynaya bayram yapardık. Bu bayramlıklarımızın üzerine toz kondurmazdık. Bir sonraki bayramda giymek üzere annemiz saklardı bayramlıklarımızı. Ama saklanan elbiselerimiz bir sonraki bayrama küçülmüş olurdu. Ah! O eski bayramlar, bayramlarımızın hala tadı damağımızda. Bazı değerleri yitirmeden kıymetini bilmek ve yeni nesillere aktarmak gerek. 2014 Oğuz Kağan İlkokulu Hasan Akçay |
1207 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |