Elde baston otururlardı cami önünde köşe başında Sohbetleri pek hoştu, Allah adı dillerinde, Hacı Mustafa,Hacı Yusuf,Hacı Ömer,Hacı Ahmet, Hacı Ali, Hatıp Hasan, Hacı Mehmet yok aramızda
Köyümün büyükleri geldi gözümün önüne, Sabah ezanı ile camiye gidnleri hatırlarım. Eyup,İsmail,Körmehmet, Efe, Morgöz Mehmet, Abdurrahman, Topal Emmi Mevlüt Dede yok aramızda.
Okuturlardı köyün çocuklarına eski yazı ile Kuran, Bir bir yok oldu onlardan geriye kalan, Molla Mehmet, Molla Mustafa, Hasan Hoca, İsmail Hoca, Hacı Ali Hacı Ömer yok aramızda.
Köyün kütük defterine baktım var bilnmeyen soy isimler, Sordum muhtara bunlar kim ? O da şaşkın. Ali Aylı, Hasan Yavaş,Kerim Öztop, Abdullah Ercan, Mehmet Kocagüzel, Şerife İşler yok aramızda.
Köyde geçiti çoğunun gençliği ile yaşlılığı, Yamalıydı şalvarı ile işliği, Hasan Ali, Ahmet, Mahmut, Hüseyin, Abulanın Mustafa dedeler, Emine, Hatice, Şerife nineler yok aramızda.
Sonları çok acı oldu, ölüm nedeni trafik kazası. Bütün köylü yandı ağladı, acıları yürek dağladı. Aşık HasanArıcı, Kerim Güneş, ŞabanÖzel, Dede mehmet, Galip, Sadi, Mustafa Turgut, Muzaffer Arıkan, Özgür Taşdelen,İsmail Özceylan,Mustafa Özel,Ali İhsan Uçar, Deli Hasan Koçak yok aramızda.
Daha ömürlerinin baharındaydılar, tatlı canlarına kıydılar. Bu dünyanın yerine ahireti seçtiler Alahaddin Özdere, Hasan Hüseyin Ballı, Zülfiye Güzel,onsekizindeydi Abdulkadir Özel, seksenindeydİ Yusuf Özdere yok aramızda.
Gök gürledi, yağmur yağdı.Yıldırım cantahtasını deldi. Çobandı, keçilerle can verdi. Küçük yavrusu kucağındaydı Şaban Arıkan, Durdane Özkan yavrusu Dudu yok aramızda.
Her sabah erken uyanır, işine koyulur. Yorgunluktan bir of çekse uzaklardan duyulur. Hanise Akçay, Sadettin Alıcıgüzel, Hasan Öztürk,Mustafa Çağlayan, Muhammet Koçak, Mehmet Erkök yok aramızda.
Dağ bayır gezer gecer, gece gündüz davar güderdi. Yüce dağlar aşar rızgı için gurbet gezerdi. Hüseyin Uçar, Eyüp- Niyazi Bal,İsmail Akçay, Mehmet Ali-Raşit Özcan Beşli Yusuf, Kel Abdullah, Gök Mustafa yok aramızda.
Oğlan kız hep okdudunuz yazdınız, Göreviniz icabı gurbet gurbet gezdiniz. Gelecek nesillere hep örnek oldunuz. Bahittin-İzzettin Alıcıgüzel,Mehmet Akçay, Mehmet Ballı, Vehbi Durmuş,Osman Özkan, Eğirmen Şakir, Eğitmen Ali Muzaffer Arıkan, Tahir-Kemal alıcıgüzel, Özgüz Taşdelen, Şakir Güllü yok aramızda.
Toplum içine fazla girmezlerdi, Evinde oturur kimseye görünmezleri Süleyman-Mehmet Ali-Apili Güzel,İbiş Koçak,Mehmet Kocagüzel, Hüseyin Aktaş yok aramızda.
Tarladaki ekini orakla biçer, hayaller kurar rüyada gezerlerdi. Ayşe, Gülsüm, Fatma, Emine, Hatice, Deli Rukiye, Mısır Mustafa, Şabanın Mehmet, Yağcı Mehmet, Konyalı Hüseyin Yok aramızda.
Ocakta çorba kaynar, gelini kızı birlikte oynar. Düğünlerde, bayramlarda dayanışma içindedir onlar, Hatice Nine, Ayşe Nine, Şerife Nine, Güzel Dede, Çimbilli Ahmet, Hacı Sadettin, Yunus-Kısa Ahmet Özkan yok aramızda.
Rızıkları için gurbet gurbet gezdiler. Bütün zorluklara, ayrılığa göğüs gerdiler. Hacı Mehmet Arıkan, Kamil Taşdelen, Sadettin Alıcıgüzel, Abdullah Özdere, Necati Evci, Köse Halil İbrahim Adıgüzel Mustafa Bal yok aramızda.
Gece gündüz durmadan direksiyon salladılar. Fakir fikareyi her zaman kolladılar. Hacı Sadettin Akkanat, Durmuş Ali durmuş, Abdurrahman Bal, Yakup Evci, Mori Ahmet, Kadir Özel yok aramızda.
Başımızı dizlerine koyup uyuduğumuz, Arkamızda duran, onların gölgesinde büyüdüğümüz Bizi büyüten analarımız, babalarımız, ninelerimiz, dedelerimiz yok aramızda.
Kışın soba başında masal anlatan ninelerim, Torunlarını okşayıp koklayan dedelerim, Amcalarım, dayılarım,teyzelerim,halalarım yok aramızda.
Dağıldı köyümün insanı yurdun dört bir yanına Konyaya, Kayseriye, İzmire, İstanbula, Antalyaya, Tekirdağına. Gelmedi cenazesi Ali Arıkanın, Osman Özkanın, Abdurrahmen Balın, Vehbi Durmuşun, Enis Okurun, Kadir Özelin, Şaban Özelin doğduğu köyüne.
Ölüm gelir aniden kimseye yaşını sormadan, ezraile emir gelince Mevladan Alır tatlı canı bu bebek, bu çocuk, bu genç, bu yaşlı demeden. Ölüm kimseye uzak değil, hemen yanımızda Nice gençlerimiz, çocuklarımız, yaşlılarımız yok aramızda.
Ey! insan oğlu ölenlerin mezarını sen kazdın. İsimlerini baş taşına yazdın. Gelin kimler gelmiş kimler geçmiş birbir hatırlayalım. Atalarımızın ruhuna fatiha bağışlayalım. HASAN AKÇAY 2012
ALİ İHSAN UÇAR
Sonbahar değildi yaprakların sararıp soldu. Şu genç yaşta ecel seni mi buldu. Şimdi kara toprak sadık yarin oldu. Sen ölmedin yüreğimizde yaşayacaksın amca.
Bir kuş misali ellerinden uçtu ömrün. Hep sevgi ve şefkat ile doluydu gönlün. Güneşimiz gibiydin yarınlara doğmadan söndün. Sen ölmedin yüreğimizde yaşayacaksın amca.
Hiç düşürmezdin dilinden kur-an ile duayı. Bir ekmek parası için bırakıp gittin sılayı. Daha yaşamadan terkettin yalan dünyayı. Sen ölmedin yüreğimizde yaşayacaksın amca.
Ne çok görmek isterdin oğlunun mürüvvetini. Sağ iken farkedemedik bilemedik kıymetini. Rabbim güllerle süslesin kabrini cennetini. Sen ölmedin yüreğimizde yaşayacaksın amca.
Hiç kimseyi kırmaz halini hatırını sorardı. Nerde bir yoksul görse elinden tutardı. Zengin fakir demez herkesi sevip sayardı. Sen ölmedin yüreğimizde yaşayacaksın amca.
Ne kadar uzatsak ta tutamayız sıcacık ellerini. Ne kadar sussak ta duyamayız tatlı sözlerini. İnan kimse dolduramaz senin yerini. Sen ölmedin yüreğimizde yaşayacaksın amca.
HÜSEYİN UÇAR
(24.03.2011 tarihinde trafik kazasında kaybettiğimiz Ali İhsan Uçar’a Hüseyin UÇAR yazmıştır.]
KADİR ÖZEL
Gencecik bir fidandın yeşermeden soldun. Bir vefasız yar uğruna canından oldun. Baharı görmeden kara toprağın oldun. Yaşamak bu kadar zor muydu kardeşim.
Açmadan kurudu bak bahçende güllerin. Hep çilelerle geçti senin günlerin. Su misali akıp gitti ellerinden gençliğin. Yaşamak bu kadar zor muydu kardeşim.
Hiç düşünmeden ipi boynuna taktın. Bir sevgi uğruna kendini yaktın. Ardında sevenlerini gözü yaşlı bıraktın. Yaşamak bu kadar zor muydu kardeşim.
Acımadı felek kopardı bizden seni. Şimdi çürütmüştür o nazik teni. Muradına ermeden giydirdi beyaz kefeni. Yaşamak bu kadar zor muydu kardeşim.
Şimdi yoksun annen kimi bağrına bassın. Kime "Oğlum" deyip kollarına alsın. Kimin saçını okşayıp öpüp koklasın. Yaşamak bu kadar zor muydu kardeşim.
Göçüp gittin şu dünyadan geri dönemezsin. Ağlayıp feryat etsekte sen göremezsin. Her zaman kalbimizdesin asla ölemezsin. Yaşamak bu kadar zor muydu kardeşim.
HÜSEYİN UÇAR
(23.03.2011 tarihinde intihar eden Abdulkadir ÖZEL’e Hüseyin Uçar yazmıştır)
MUSTAFA TURGUT Ölüm acımadı kıydı gencecik yaşına. Felek zehir kattı sıcacık aşına. Azrail çöktü şu dertli başına. Kara toprak senide mi bağrına bastı Mustafa Abi.
Bir ekmek parası için çalıştın çabaladın durdun. Ne evin belliydi ne mekanın ne yurdun. Şu fani dünya'da sende mi yalan oldun. Kara toprak senide mi bağrına bastı Mustafa Abi. Ağladı arkandan eşin dostun yavruların duyamadın. Göçüp gittin şu yalan dünya'ya doyamadın. Bir gün olsun başını yastığa koyamadın. Kara toprak senide mi bağrına bastı Mustafa Abi. Göremeden gittin bahar ile yazı. Felek yazmış anlına kara yazı. Yokluğun oldu yüreğimizde bir sızı. Kara toprak senide mi bağrına bastı Mustafa Abi. Gece gündüz yollarda ömrün geçti. Koskoca bir çınar devrildi gitti. Söndü ocağın kül oldu bitti. Kara toprak senide mi bağrına bastı Mustafa Abi. Yetim kaldı yavrular kime baba diyecek. Akan gözyaşlarını şimdi kimler silecek. Kim oğlum deyip kollarına alıp sevecek. Kara toprak senide mi bağrına bastı Mustafa Abi.
HÜSEYİN UÇAR
(24.03.2011 tarihinde trafik kazasında hayatını kaybeden Mustafa Turgut’a yazmıştır)
ÖZLEDİM... Özledim... Eskisinden dahada çok ! Sana bakmayı , sohbetini , hayatı bana anlatmanı özledim... Yaninda olmayı , gölgeni , varlığını özledim ben Baba ! Sarılmayı ne çok isterdim...
Ellerinden öpmeyi , sana bakmaya hasret kaldım...
Gözlerinin bakışını , yürüyüşünü özledim ben , topal bile olsan ...
Duruşunu özledim baba ! Hayatın tadına birlikte bakamadık, Var oluşunda hayat tatlıydı,
Yok oluşun öyle acı ki ...
Artık alıştım ve öğrendim sensiz yaşamayı..
.Hayatın tadına bakmayı özledim Baba ! Seni hatırlamak gurur verici,seni unutmaksa imkansız...kalbimde yerin ayrı ve tarifsiz.. Herşeyine hasretim ben ...
Sen'li günlerimi özlüyorum... ÖZLÜYORUM BABA! 27/01/11 Betül Bal Nural
Doğum Gününde...
Bugün on aralık, on yıl önce terk ettin yalan dünyayı BABA...
Belki başkaları bilmez ama, hala içimdesin unutamadım ASLA...
Yokluğuna alıştım, bir türlü hasretim zerre kadar hafiflemedi HALA...
Günler geçse bile, Sensiz olduğu için tadı yok ! O bir BAŞKA...
Gülsem bile kalbimdesin ateş gibi YANA YANA...
Sensiz yutkunduğum her an, yakar içimi ACIYA ACIYA...
Başkasının acımasına ihtiyacım yok, Yalnız sana ihtiyacım var ANLAYANA...
Dua ediyorum yağmur yağar gibi, Gökyüzü hatırlatır bakışlarını BANA...
BetüL BAL NURAL 10/12/2010
Ağbi Nedir Bilirmisiniz..?
Ağbi Baba yok iken başinda bir erkek olmasıdır, Çalışan yok iken eve ekmek getirebilmesidir, Mazideki zorlukları yaşarken hiç bir Ah dememesidir, Fakirliğini , geçmişini bir gurur olarak görebilmesidir...
Ağbi olmak hanesinde huzuru sağlayabilmekdir, Susupda konuşacağı yerde gözlemlemesidir, Kötülüğü, iki yüzlülüğü, şerefsizliği tattığında onun öyle olmamasıdır, Kardeşinin darda olduğunda.. Sahipsiz birakmamasıdır...
Ağbidir bu aynı Canı , Aynı kanı taşımaktır, Yenilenin içilenin hesabini yapmamasıdır, Gururludur ağbim.. Belki duygularini anlatamazdır, Ama aynı kaderi paylaştık bu yüzden benim görevim seni anlamaktır...
Sevgili ağbime...iyiki varsın yoksa hayat zor olurdu...
02/04/11 Betül Bal Nural
AMCA OĞLU ALİ İHSAN
İstanbul’dan çıktım bir yel esti.
Akşehir Kirazlı’da azrail yolumu kesti.
Alkanlar içinde köye yolladı.
Amca oğlu erken geldi be ölüm sana.
Cenazeye gelirken cenazene geldiler.
Tüm sevenlerin toplanıp sana geldiler,
Üç tane yavrun yetim kaldılar,
Amca oğlu erken geldi be ölüm sana.
Sevenlerin yakıştırmadı ölümü sana.
Kabrin olsun sana cennet mekan,
Genç yaşta koyup gider mi be insan.
Amca oğlu erken geldi be ölüm sana.
Düğün yapacaktın Yusuf’a yaza.
Kader böyle mi yapacaktı bize,
Kurban gittin uykusuzluğa hıza.
Amca oğlu erken geldi be ölüm sana.
Alıp gittin başını sen de tek başına,
Koydular senide ananın yanına.
İyilik, yardımlaşmada yoktur üstüne,
Amca oğlu erken geldi be ölüm sana.
24.03.2011 olmuştu ölüm tarihin,
Hiç aklından çıkar mı bu garip Şakirin.
Sağında solunda bulunsun sevap meleklerin.
Amca oğlu erken geldi be ölüm sana.
ŞAKİR UÇAR
[24.03.2011 tarihinde ölen Ali İhsan Uçar’a yazmıştır]
ABDULKADİR
Bir telefolla dünyam yıkıldı.
Dediler ki Abdulkadir kendini astı.
Duyanların hepsi şaştı kaldı.
Bir vefasız kız için canına kıydı.
Daha yaşı onyedi almadın muradın,
Onunda varmıştı ne hayalleri,
Yavrum kırdın kanadımı kollarımı.
Bir vefasız kız için canına kıydı.
Adın dedenin adıydı,
Nasıl da yavrum canına kıydın.
Evler aldım doya doya oturmadım.
Bir vefasız kız için canına kıydı.
Tüm sevenlerin geldiler genazene,
Yazık ettin be oğlum gençliğine.
Kulak vermiyormusun bak bu feryadıma.
Bir vefasız kız için canına kıydı.
Aşık Şakir yazma bu kadar yeter.
Bir gün içinde üç tane cenaze mi gider.
Allah’tan dileğim üçü de cennete gider.
Bir vefasız kız için canına kıydı.
ŞAKİR UÇAR
[23.03.2011 TARİHİNDE KENDİNİ ASARAH İNTİHAR EDEN ABDULKADİR ÖZEL’E(Mustafa oğlu) YAZMIŞTIR.)
KÖYÜNÜ UNUTMAYAN SEN,
Köyüne köylüsüne değer veren,
Aracısız insanlara iş veren.
Medeniyet örneğini veren,
İnsana insanca değer veren,
Layıksın herşeye sen.
Anlarsın yoksulların dilinden
Kazancını paylaşırsın,
Kimsesiz yoksullarla,
Arkadaşsın çalışanlarınla,
Nice eserler yaparsın yurduna.
Anlarsın aç ve susuzun derdinden,
Takdir görüyorsun köyünden, kentinden.
15.02.2010
Mustafa Aktaş(Emekli öğretmen)
AYDIN İNSAN,
Aydınlar içinde,
Layıksın Türkiye'ye
İnsanlara yardımlarınla.
Alıyorsun Hayır dua,
Köyüne kentine uzanıyor elin,
Kalmıyor yapmadığın hayır.
Aydınlar içinde,
Nadirsin sen,
Anlıyor insanlar senin büyüklüğünü,
Taksim ediyorsun kazancını insanlara
Sen ne büyük bir insansın Ali AKKANAT
05.05.2010
Mustafa Aktaş(emekli öğretmen)
ÖRNEK KÖY,
Doyum olmuyor,temiz havasına,
Uğuldayan o sert rüzgarına
Rahatlığın bir başka yaşayana,
Arıyorum yıllardan berihasretini,
Köyler içinde sen başkasın DURAK,
Kaynar ilkbaharda pınarların,
Örneksin sen yetiştirdiğin ilim adamlarınla,
Yaşarsın dağınla ormanınla,
Üzülmez insanların yaşadıkca,Durak Köyü.
21.04.2010
Mustafa Aktaş(Emekli öğretmen)
KÖYÜM,
Duyar gibiyim,
Uğultusunu ormanlarının
Rahmet okuyan büyüklerimin
Akdağın heybetini,
Kuşların ötüşünü.
Koştuğum gezdiğim sokaklarını
Özlüyorum bütün anılarımı.
Yaşamak yaşatmak istiyorum,
Üstümdeki hatıralarımı.
15.03.2010
Mustafa AKTAŞ(Emekli öğretmen)
YAZILI YAYLASI
Uzkakta ağaçlı yolların ötesinde,
Saygedik güneyinde, Küpe Dağının eteğinde.
Yazılı Yaylası, taşının önünde,
Sürüsü yanında bir çoban durur.
Yaylanın taşında resmler,benzer nakışa.
Tarih yok, zaman belli değil
Küpe Dağını duman bürümüş,
Yaylaya birkaç çadır kurulmuş.
Gökyüzünde parça parça bulutlar,
Hafiften eser bir rüzgar,
Huzur bulur insan bu yaylada.
Uzaktan bir el kalkar, Yazılı taşının önünde.
Baharda açar yaylanın çiçekleri,
Yeşillenir dağın etekleri,
Kekik kokar esen rüzgarda,
Yazılı taşının üstünde bir çift keklil öter.
Yayla yollarında arka arkaya sürüler,
Bazen sürünün önünde, bazen arkasında
Sessizce çobanlar selamlaşırlar.
Yazılı taşının önüne iki çoban yatmış uzanmışlar,
Gelinler, kızlar yaylada, bakraçlar ellerde,
Bir ayrılık türküsü var dillerde.
Sevdikleri ya yaylada, ya gurbet ellerde,
Yazılı Yaylası, uzakta olan sorar seni.
Eli kınalı gelinler, kızlar, nineler
Salına salına yaylaya giderler.
Dönerler arkalarına köye el ederler.
Yazılı Yayla, havan güzel, suyun ne hoş senin.
HASAN AKÇAY
GEL DÖNELİM ANAVATANA Derdim çoktur söyleyemem ele. Bu kötü kader beni düşürdü dile, Ne heves ile gelmiştik bu gurbet ele, Gel kardeş dönelim Anavatana.
Kaderim kötüymüş gülmedim bir kere, Güvendiğim yerler taş oldu bana, Derdimi dökecek kalmadı bitane, Gel kardeş dönelim anavatana.
Derdimi söylesem gülerler bana, Bu yeni yıl acı oldu sana ve bana, Ömrümüz bitti gitti, konuşmadık kana kana. Gel kardeş dönelim anavatana.
Kahrediyor beni gurbet acısı, Oturup kaldırtmıyor belimin acısı, Kara toprak bir gün alır acısını, Gel kardeş dönelim anavatana.
Kardeş acısı zehirden acı, Sardı belimi ağır bir sancı, Ana yok, bacı yok ağlasın acı acı, Gel kardeş dönelim anavatana
Hastaneye geleli haylı bir zaman oldu. Sevdiklerimin hepsi tek tek yok oldu. Hastalığım benim ile ortak miras oldu. Gel kardeş dönelim anavatana.
Gözün görmüyor gelip göresin. Şu yaralı gönlüme derman olasın, Dostlarımla bir olup, mezarımı kazasın. Ben Ölürsem kardeş(Köse) götür beni vatana.
Vatanımın taşları batmaz belime, Kazmayı küreği verin eline, Koyarsın mezara kendi elinle. Ben ölürsem kardeş götür beni vatana.
Bir destan yazdım can ile dinle, Doktor arıyor dedime çare, Kardeşim Köse beni ararsan, Rinzen'de ara. Gel kardeş dönelim anavatana.
Hastana kapıları kendi açılır. Açılan yarama melhem saçılır. Kardeş, arkadaş bugünde seçilir. Gel kardeş dönelim anavatana.
Babamın İsmi İbrahim, lakabı Kitiri, Bu dünya fanidir, herkesi götürü, Mezarlık zengini, fakiri beraber yatırı Gel kardeş dönelim anavatana.
Acıdır gurbetin derdi bitmiyor. Yaralı kalbimde bülbül ötmüyor. Dostlarım düşman oldu, gelip gitmiyor. Ben ölürsem evlatlarım götürün vatana.
Kaderim kötüymüş gülenler gülsün, Derdi olmayan derdi olandan ne bilsin, Onbeş senelik yarayı doktor mu sarsın. Gel götür beni Ayşalı Anavatana 30.03.1994 SADIK ADIGÜZEL Rinzen: Almanya'da hastane adı Olay:Sadık ve Halil İbrahim(Köse) kardeşler arasında geçen olayı anlatmaktadır. Halil İbrahim (Köse) gözünden ameliyat olmuş, Sadık bel fıtığından ameliyat olmuştur. Sadık Adıgüzel hastanede yattığı günlerdeki duygularını şiirleştirmiştir.
İŞTE ALMANYA SONUN Almanya'ya geldim gülmedi yüzüm, Artık kimseye geçmiyor sözüm. Duymuyor kulağım, görmüyor gözüm. Dönsek ne olur dönmesek ne olur.
Almanya dedikleri bir acı vatan, Bozuktur havası, tütmet toprağı koklasan. Hasretim sana ey ! ay yıldızlı vatan. Dönsek ne olur dönmesek ne olur.
Geldim Almanya'ya tam kırkiki yıl oldu. Almanya bir baktım ki! eyvah! bana ne oldu. Sarardı yaprağım çiçeğim soldu. Dönsek ne olur dönmesek ne olur.
Ey zalım gurbet yedin içimi, koydun beni boş, Yolda giderken derler bu adam sarhoş, Bitirdik akrabayı hısımı olduk bir hoş, Dönsek ne olur dönmesek ne olur.
Almanya'ya geldim bir çakmak gibi. Savrulduk Mekefel'de kurumuş yaprak gibi, Hasretim vatana kuru toprak gibi. Dönsek ne olur dönmesek ne olur.
Avrupanın bozuk iklimi, esmez temiz yeli Çalıştırırlar firmalarda topalı körü. Yürü Hacı Sadık sen biraz daha yürü. Dönsek ne olur dönmesek ne olur.
28.03.2008 Sadık Adıgüzel
ALLAH'IM SEN YARDIMCI OL BANA Koydum kanlı yastığa başımı, Ağlayı ağlayı silerim gözüm yaşını Allah'ım sen yardımcım ol sen bana. Kime koyup gideyim tüysüz kuşumu.
Doktorlar başucumda dolaşır. Dostlarım salonlarda ağlaşır. Kara haber anama çabuk ulaşır. Allah'ım sen yardımcı ol bana.
Deldiler kafamı iki yerinden, Yavrularım gitmez gözümün önünden. Beni çevirdiler ölüm yolundan, Allah'ım bağışla beni yavrularıma.
Ayselim gelir acı acı bakar. Tüysüzlerim derdime dert katar. Kaynanamın bakışı içimi yakar. Allah'ım sen yardımcı ol bana.
Sadık amcam yazmış bana bu destanı, Kanlı bıçak kılıfında paslanı Deli olanlarda bundan sonra uslanı, Allah'ım sen yardımcı ol bana. Yoksa tüysüz yavruları bırakırım sana. 11.01.2004 Sadık Adıgüzel Not: Ali Osman Turgut Almanya'da rahatsızlanıyor. Kafasından ameliyat oluyor. Bu şiiri Hacı Sadık Ali Osmana yazmıştır. (11.01.2009)
YAZSAN NE OLUR YAZMASAN NE OLUR Derdim çoktur bilen olmadı. Yaralı gönlüme derman vermedi. Kardeşlerim gelip halim sormadı. Zaman geçmiş, sorsan ne olur sormasan ne olur.
İki oğlum var birde kızım, Derdim içimdedir dinmiyor sızım. Nefesim kesildi yumuldu gözüm. Mevlam gül dememiş, gülsem ne olur, gülmesem ne olur.
Acıdır gurbetin derdi bitmiyor. Yaralı kalbimde bülbül ötmüyor. Dostlarım düşman oldu gelip gitmiyor, Zaman dolmuş, gelsen ne olur, gelmesen ne olur.
Acılar içinde olümdür acı, Sardı bağrımı bilinmez sancı, Ağlatsa ağlasın Güldane bacı, Geçti zaman ağlasan ne olur, gülsen ne olur.
Gelin çocuklar mezar kazalım, Etrafına beton, mermer dizelim, Kabir taşına Köse yazalım. Yazsakta olur, yazmasakta olur. 30.10.2002 Hacı Sadık Adıgüzel Bu şiiri Sadık Adıgüzel Kardeşi (abisi) Halil İbrahim(Kose) nin ölümü üzerine yazmıştır. Ölüm tarihi:30.10.2002
ANNE Hani o ellerin var ya anne, Kınalı nasır tutmuş ellerin, Hep arıyorum öpeceğim, Elleri öpülesi anne,sen yoksun.
Bayramların eski tadı yok anne, Yaptığın bayram yemekleri, Sofra başında itiş kakışlar, Yemeklerin tadı yok, sensiz anne.
Evin önü sesiz, çamasır serdiğin ağaç kuru, Tarhana yaptığın kazan kalaysız, Zaman gelmiş geçmiş, her şey anlamsız. Tadı yok, hiç bir şeyin sensiz anne.
Anne o nasırlı ellerinle beni bir okşasan, Bayramlıklarını giysen yolumuzu beklesen, Elini öpmek, hayır duanı almak için koştum. Sen yoksun, her taraf soğuk, üşüyorum anne.
Anne dayanmadan yürüyüp gelsen! Koşsam ben de senin elinden öpsem, Yavrum desen doya doya bir konuşsam, Elini, gül yanağını öpsem, bu rüyadan uyanmasam anne.
Ah! anne torunların geldi bak, Mutfağa girsen onlara süt pişirsen. Arada birde bana içirsen. Gözlerinden akan yaşı silsem anne.
Yanında melekler var, sana baktı anne. Saçların ağarmış, beyaza bürünmüşsün. Beyazlar sana çok yakışmış, Cennete giden beyaz gül gibisin anne.
Yüzüne doya doya bir baksam. Elinden tutsam ayağa kalksan. Kollarını kocaman açsan, Sen yoksun kolum kanadım kırık anne. 26.06.2009 Hasan Akçay
HAYAT ISTE GELDIM BU ACIMASIZ DUNYAYA COCUKLUGUM GELDI GECTI ACILARLA IMKANSIZLARLA DOLU BIR YASAM CABASIYLA GAYRET GOSTERDIM ÖRF VE ADETLERIMIZE UYMAYA
YABANCI TOPRAKLARDA BASLADI HAYATIM BANA YAKISIR Uç HEDEFLE YOLA DEVAM ETTIM DINIM,NAMUSUM,VATANIM OLDU TEMELIM KOTU GUNLERIMDE YALNIZCA ALLAHIMA SIGINDIM
ANNEMIZ OKUTTURDU TUM ZORLUKLARA KARSI YUZUNU KARA CIKARMADIK ELDE ETTIK BASARIYI CALISTIRMADIK ARTIK YORGUN ANAMIZI YASIM OLDU YIRMI DORT BIRAKMAKDIK BIRBIRIMIZI
GELDIGIM GIBI BIRDE GIDISI VAR BU DUNYANIN HESABI VERILIR IYISI KOTUSU SONUN AKIBETIN ALDANMA FANI DUNYAYA IYILIGINI YAP KENDINE SEVABIN NE YAPARSAN YAP KENDIN ICIN OLDUGUNU UNUTMA SAKIN
BAL BETUL
MUSTAFA BAL
BABA
Baba sendin bize sakat halinle çalışıp bakan Her zaman bize helal yediren Baba bendim senin için nöbet bekleyen sen hasta iken Baba bendim gece seni dinleyen...
O nefesini duymak için korkan O soluktu seni hayata bağlayan...
Baba sendin beni huzurlandıran Sendin bana adam gibi BABA olan Baba üzülmüyorum bana gölgen yeter bile Sana yazılmış kırk yaşında arkandan üç yetim bırakmak...
Sen öğrettin bana gülmeyi Hiç yüzünde tebessüm eksik etmedin ki Sen öğrettin sevmeyi çünkü hep beni sevip belli ettin Sen öğrettin saygıyı hiç kimseye saygısızlığı görmedim ki...
Baba seni hiç unutmayacağım Bedenin yanımda olmasa bile Ben senin canını kalbimde taşıyorum Benim sana beslediğim sevgim... Hiç ÖLMEYECEK !!!
Yazan: Betül Bal / 20.05.2009
BABAM
Yıllar ne çabuk geçti sensiz Ama gelde birde bana sor sensizliği Vakit akıp geçiyor zamanı belirsiz Bunlara rağmen özlüyorum seni Hasret acıdır tadan bilir Birini özleyipte görmemek varya Ölümün farkında olmaktır Birde senin canının parçası olurya İste o yakar kavurur kalbinizi Senin gibi olmak yürek ister Kim katlanırdı o sıkıntılı günlere Sen sabırlıydın biz ise habersiz Umut dolu geldin gurbete Ama yakanı bırakmadı hastalık Senin için hepsi sebepti bu gençlikte Nasipmiş seni kırk yaşında kaybetmek Ölümlü dünya herşey faniymiş ey babam Bunu seni kaybedince anladım Huzurlu yerdesin artık Merak etme yalan dunyadaki kalanları Sen her zaman iyilik yaptin Karşılığında hep darbe yedin Allah'a havale etmesini bildin Ama onlara iyi bir ders verdin Koyunca başımı yastığıma Düşünüyorum kimsesiz kalanlara Allah onlarada sabır versin Ne yetimler var aç, durumları kara Halime şükrediyorum baba Bize okuma şansını verdin Kimseye muhtaç değiliz baba Kendi çaremize bakmayı öğrettin Senden nasıl gördüysek öyle devam ettik Önce Peygamber efendimizin yoluyla Sonrada senin bize gösterdiğin yola gittik Aklımız mantığımız hep Allah'la Yazan: Betül Bal
DURAK Ormanlar arasında, Beller ortasında, Gönüller sofrasında Kurulmuşşun Durak.
Baharla coşar selin, Yazın ne hoştur yelin, Her bayramda gelin Şen olsun Durak.
Her Mevsim çam,ladin kokusu, Hiç kimsenin yoktur korkusu, Herkesin okuduğu Yukaroluğu Bağrına basmışsın Durak...
Çıkalım ormanlar arasından Erenler'e, Şöyle bir bakıverelim çevreye, Cücümen'e, Döllardı'na, Rize'ye, Doyum olmaz senin seyrine Durak...
Baharla çıkalım Yazılı'ya yaylaya, Lelebucağı'ndan, Kızılcalar'dan, Gavur'un Yaptığı Oluk'tan, Sarınçardı'ndan Çepeçevre sarıverelim seni Durak...
Öküz güttüğüm dağlarından, Üzüm yediğim bağlarından, Çok iyilik gördüğüm ağalarından Şimdi kimler kalmış Durak ?
Türlü türlü hayvanlar otlaşır dağlarında, Sevgi, barış kollaşır sokaklarında, Çocuklarımız okuşur okullarında, Çağdaş yapılı güzel Durak...
DURAK KÖYÜ Anavatanımsın, baba yurdum, Ayrı düştüm gurbet elde derdimsin. Kasabalar, köyler içinde Durak birsin, Hasretin burnumda tüter Durak köyü. Kimi yüksek, kimi engin evleriylen, Kimi zengin, kimi fakir beyleriylen, Havasıylan, suyuylan, insanıylan, Hasretin burnumda tüter Durak köyü. Şakir'in yazdığı kara yazıylan, Çok yürüdüm bağrımda sızıylan, Yünlüdağı, Akdağı, Yazılı taşıylan, Hasretin bağrımda tüter Durak köyü. ŞAKİR UÇAR(Aralık 2011)
DURAK KÖYÜ Bir sevda masalı gibidir Durak köyü, Vazgeçilmezin olur Durak köyü İnsanları bir başka güzel Durak köyü, Havası, taşı, toprağı bir başka Durak köyü Yaşama sevinci var Durak köyünde Yardımlaşmanın olduğu Durak köyü Ne güzel görüntüdür Durak köyü Ama en önemlisi hayat Durak köyünde. Giden bir daha gitmek ister Durak köyüne, Ordan ayrılan hasretini çeker Durak köyünün Sevginin dostluğun güzeli Durak köyü Herşeyden evvel yaşam Durak köyünde (Bu şiiri 03/09/2011 tarihinde Celal Çiçek gönderdi. Celal Çiçek nereli bilemedim.)
TERAZI
Adaletin senbolü oldun, Düzgün çalıştırılsan memnun kaldın, Adaletsizlerin karşısında durdun, Değerinde ölümsüz oldun.
Dünyanın her yanında unutulmazsın, Yaptığın paylaşımda beraklıgı bulursun, Dürüşlerin yaninda her zaman değerinde kalırsın, Yüce PEYGAMBER' in öğütlerinin özündesin.
Her iki mekanın pırlantası, Bütün milletlerin tartısı, İnananların taktiri, Hak’kın temel tası, adaletsizlerin sancısı.
Ey insanoğlu bak sana bu tabiat kurulmuş dengi dengine, İyi aç gözünü bak bu terazinin diline, Çevirme bunu kötü gönlüne, Sakın bozma bunu ağır ödersin bir zaman kendi kendine.
Tahir görüyor her değerleri, Kullanılıyorsun sık sık dengesiz, Almış basını gidiyor vicdansız, Dokunma hiç buna çalıştırmayı derecesiz.